Adana (ÇÜHM) - Her hafta iletişim alanında tanınmış isimleri konuk eden Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi, 13. On Dört Kare Sanat Festivali çerçevesinde Adana’da bulunan fotoğraf sanatçısı Sıtkı Fırat ile Gazeteci-Yazar ve Hattat Etem Çalışkan’ı ağırladı. İki başarılı sanatçı, Dr. Haluk Uygur’un moderatörlüğünde öğrencilerle bir araya geldi.

Haluk Uygur: “İki devle karşı karşıyayız”

Sözlerine Sıtkı Fırat’ın ülkemiz için öneminden bahsederek başlayan Dr. Haluk Uygur,“Tarihe yazılmış olan iki devle karşı karşıyayız. Sıtkı Fırat benim ustamdır çünkü ben fotoğrafa başladığımda o işin üstadı olmuştu. Biz her şeyi onlardan öğrendik. Devlet Sanat Onur Ödülü’nü alan dört kişiden biridir. Türkiye’nin gidilmesi zor olan, en uç noktalarını fotoğraflar aracılığıyla insanların karşısına getirmiştir.” diyerek sanatçının fotoğraf alanındaki öncü kişiliğine değindi.

Sıtkı Fırat: “Fotoğrafta emeklilik olmuyor”

Fotoğraf sanatında 65. yılını doldurduğunu belirten Fırat, “26 yıl resim öğretmenliği ve fotoğraf hocalığı yaptım. Ama fotoğrafta emeklilik olmuyor. Elim ayağım tuttuğu sürece fotoğrafçılığa devam edeceğim.” diyerek fotoğrafın kendisi için bir tutku olduğunu ifade etti. Fotoğrafın, iletişim alanındaki önemine de vurgu yapan sanatçı, “Fotoğrafı sanat yapan, arkasından bakan gözdür. Fotoğrafın sanatsal yönü ile ilgilenirseniz kendinizi daha ileriye taşırsınız.” dedi.

Etem Çalışkan: “Sezgilerim ve zamanlamam doğruydu”

Tarsus’lu olduğunu belirten ve bu bölgenin insanı olduğunu söyleyen Çalışkan, ”Çocukluğumda köyümüze dedemin çabalarıyla gazete gelirdi. Yazı ve okumaya olan ilgim onun sayesinde gelişti. Lisede okul gazetesi çıkarıyorduk ve ondan sonra kendimi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde buldum” diyerek yazıya olan ilgisinin genç yaşta başladığını ifade etti.
Çalışma hayatının başlangıcında dönemin fırsatlarını değerlendirdiğini belirten Çalışkan, “Yeni Sabah gazetesi yazısı güzel olan birini arıyordu. Jane Eyre filminin fotoğraflarının üstüne konuşmalar ve anlatım yazılacaktı. Benim ilk işim ve Türk basınındaki ilk fotoroman yayınıydı.” dedi.
Çalışma hayatının ilerleyen dönemlerinde gazete manşetlerini destekleyecek resimler ve portreler yaptığını belirten Çalışkan, “Benim tarafımdan çizilen Atatürk’ün portresi ve imzası yazılı basında defalarca kullanıldı. Bu kadar çok kullanılmasındaki nedenin sezgilerim ve zamanlamanın doğruluğu olduğunu düşünüyorum.” şeklinde konuştu.

“Nutuk’u yazmam üç yılımı aldı”

Nutuk, Yunus Emre Divanı gibi birçok eseri yeniden yazan ünlü hattat, “Nutuk’u yazmam yaklaşık üç yılımı aldı. Gittiğim her yerde yazmaya devam ettim. 2000 yılının 10 Kasım gününün sabahı saat 9’da son cümlesini yazdım, noktasını koydum ve evimde saygı duruşunda bulundum.” sözleriyle Atatürk’e olan sevgisinin çalışmalarına çok şey kattığını ifade etti.
Konferansın sonunda Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Hatice Çubukçu tarafından konuklara “Teşekkür sertifikası” verildi.