Çukurova Üniversitesi’nin bölge üniversitelerine olan katkılarını biliyoruz. Fen Bilimleri Enstitüsü’nün buradaki rolü nedir?
Yeni kurulan, dolayısıyla gelişmekte olan Bölge Üniversitelerinin bazı programlarının gelişmelerine yardımcı olmak amacı ile Enstitümüz ile Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde 3, Mersin Üniversitesi'nde 1 ve Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi’nde 1 olmak üzere toplam 5 Anabilim Dalı ile de “Üniversitelerarası Ortak Lisansüstü Program’lar açılmıştır. Bölge Üniversitelerimizin gelişmesi için bu işbirliklerini kendimize görev olarak biliyoruz.
Öğrenci durumu nedir? Yüksek Lisans ve doktora öğrencilerinin sayısı nedir? Bu öğrenciler arasında yabancı öğrenciler var mıdır? Öğrenci durumunuz ile ilgili istatistikler nelerdir, öğrenebilir miyiz?
Enstitümüzde halen 1.733’ü Yüksek Lisans, 933'ü Doktora öğrencisi olmak üzere 2.666 öğrenci mevcuttur. Bu öğrencilerden 135’i yabancı (İran, Suriye, KKTC, Afganistan, Somali, Irak, Tunus, Cezayir, Çin, Endonezya, Gana, Nijer, Sudan, Yemen, ABD, Bangladeş, Burundi, Filistin, Kosova, Mısır, Moritanya, Nijerya, Özbekistan, Tanzanya, Ürdün, Zimbabve) öğrenci statüsündedir ve Lisansüstü eğitim–öğretim amacıyla Üniversitemizi tercih etmişlerdir. Enstitümüz, kurulduğu 1982 yılından Haziran 2014 Mezuniyet Dönemine kadar, toplam 6.884 Yüksek Lisans, 1.515 Doktora mezunu vermiştir. Haziran 2014 Dönem sonrası mezunlarımızı da dâhil edersek bu sayı bugün Yüksek Lisans için toplam 7.155, Doktora için ise 1.616 mezuna ulaşmıştır. Dolayısıyla Enstitümüz bugüne değin Bilim camiası, çeşitli Kamu kuruluşları ve özel sektör hizmetine 8.771 Lisansüstü Diplomalı mezun kazandırmıştır.
Hocam biraz konuyu genelleyecek olursak lisansüstü eğitimde üniversiteler ve Üniversitemizin yeri nedir?
Üniversitemizin, Lisansüstü öğrenci sayısının lisans öğrenci sayısına oranı bakımından % 17 gibi sahip olduğu değer ve yine Üniversitemizin Türkiye’deki Üniversiteler sıralamasında söz konusu bu oran bakımından 11. sırada olan konumu ilk etapta bizi mutlu etmelidir. Ancak, yarışmak durumunda olduğumuz üniversitelerdeki oran ve ülkemizin Üniversiteler, Kamu ve Özel Sektörde ihtiyacı olan uzman Araştırıcı sayısına ulaşması bakımından, lisansüstü öğrenci sayılarının artırılmasına şiddetle ihtiyaç vardır. Ülke yöneticilerine ve özel sektöre de, “Gelişmiş ülkeler” grubunda yer almak adına, mezunlarımıza istihdam görevi düşmektedir. Araştırmacı istihdamında özel sektöre özellikle görev düşmektedir; zira gelişmiş ülkelerde toplam araştırmacı sayısının % 60’ı özel sektör Ar-Ge’sinde istihdam edilmektedir. |
|
Araştırıcı sayılarından söz ettiniz hocam. Ancak, gelişmiş ülkelerdeki araştırıcıların durumu ile ülkemizdeki araştırıcıları kıyaslarsanız nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Bununla alakalı görüşlerinizi de alabilir miyiz?
Aslında oldukça önemli bir soru ve konu. Size çok teşekkür ediyorum bu konuyu gündeme aldığınız için. Araştırmacı sayısı ve Ar-Ge’nin GSYİH içindeki payı ülkelerin gelişmişliği için önemli bir ölçüt olduğu gibi, gelişmesi açısından da birer lokomotif öğedir. Örnek verecek olursak, “5 milyon nüfuslu Finlandiya’da 55 bin, 44 milyon nüfuslu İspanya’da 206 bin, 49 milyon nüfuslu Güney Kore’de 300 bin, 59 milyon nüfuslu İtalya’da 142 bin, 62 milyon nüfuslu Fransa’da 274 bin, 83 milyon nüfuslu Almanya’da 438 bin Araştırmacı var. 76 milyon nüfuslu ülkemizde ise bu sayı 125 bin dolayındadır. On bin çalışan kişi başına düşen Araştırmacı sayısı ise OECD ülkelerinde ortalama 70, ülkemizde henüz 27’dir. Benzer şekilde, Ar-Ge’nin GSYİH içindeki payı OECD ülkelerinde ortalama % 2.33; AB (27) ülkelerinde % 1.90; G20 ülkelerinde % 2.09 iken, ülkemizde henüz % 0.85’tir. Türkiye 2023 vizyonu Araştırmacı sayısı hedefi 300.000, Ar-Ge payı hedefi ise % 3,0’tür. Ancak, mevcut öngörüler itibariyle Araştırmacı sayısının 256.000, Ar-Ge payının da % 1,82 olarak gerçekleşebileceği beklenmektedir. Bu hedef ve öngörü bile 2023’ teki yaklaşık 83 milyon nüfuslu ülkemizde 10 bin çalışan başına Araştırıcı sayımızı ancak 65’lere çıkarabilecek; dolayısıyla OECD ülkelerinin bugünkü seviyesine ancak yaklaştırabilecektir. Araştırıcı sayısının ve buna bağlı bilimsel gelişmişliğin ülke ekonomisi ve ekonominin büyüme oranındaki payı dikkate alınarak en azından bu vizyon hedefinden kesinlikle taviz verilmemelidir.
Sayın Prof. Dr. Gök, Lisansüstü eğitimle alakalı oldukça aydınlatıcı bilgiler de aldık sizden. Peki şunu sormak istiyorum. Akademik kadronun bir basamağı olan Araştırma Görevlilerinin ve Araştırma Görevlisi kadrosu dışındaki diğer lisansüstü öğrencilerinin sorunları nelerdir? Bu süreçte ne gibi sorunlar var ve bunların çözümleri neler?
Ülkelerin kalkınmasını sağlayacak yetişmiş insan gücünün tek kaynağı ve yolu bilim, teknoloji, dolayısıyla Üniversitelerdir. İnsan gücündeki yetişmişliğin ölçüsü ise Üniversitelerdeki eğitimin seviyesi ile ilgilidir. Lisansüstü eğitim (Yüksek Lisans–Doktora) Üniversitelerde eğitimin en üst seviyede yapıldığı eğitimdir. Ancak eğitimin kalitesi; bu eğitimi alan öğrencinin Lisansüstü eğitim öncesi aldığı eğitime bağlı olarak sahip olduğu bilgi birikimi, bilgiyi alma kapasitesi, bilgiyi alma isteği, çalıştığı ortamdaki araştırma alt yapı olanakları, yabancı dil seviyesi, birlikte çalıştığı danışman Öğretim Üyesinin bilimsel yeterliliği, danışman Öğretim Üyesinin içinde bulunduğu koşullar (araştırma olanakları, araştırma görevlisi–personel yeterliliği, özlük haklar, bilimsel çalışma motivasyonu vb.) birçok faktörlere bağlıdır. Araştırmacı kaynağını oluşturan Lisansüstü eğitimde ülkemizde eğitimi alan öğrencilerimiz de, eğitimi veren Öğretim Üyelerimiz de yukarıda sözü edilen çeşitli konularda ve Üniversitelere ve birimlere göre değişen çeşit ve boyutlarda zaman zaman birtakım sıkıntılar yaşamaktadırlar. Bu da eğitimin kalitesini doğrudan etkilemektedir.
Lisansüstü eğitime başlayan öğrencilerimizin birçoğu ekonomik olarak ailesini geçindirme sorumluluğu taşımaktalar. Araştırma Görevliliği kadrosu bulan çok az sayıdaki öğrencimiz bir taraftan dünyadaki çoğu ülkelere ve ülkemizdeki çoğu maaşlı kesime göre Aralık 2014'te yapılan kısmi maaş iyileştirmesine kadar neredeyse en düşük devlet memurluğuna yakın aldıkları ücretle asgari düzeyde ailevi sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmakta idiler. Mesai kavramı olmayan "bilimle iştigal etme", "bilim üretme", "bilimsel üretkenliğin parçası olma" gibi bir mesleğin paydaşları olan bu arkadaşlarımızdan bu koşullar altında çok fazla verimlilik beklemek pek de anlamlı olmamakta idi. Yılların beklentisinin kısmen karşılanmış olmasının, Araştırma Görevlilerimizin bilimsel motivasyonunu önemli ölçüde artırdığını söyleyebilirim. Bu iyileştirme kuşkusuz, ileride Araştırma Görevlisi olmayı düşünen Lisans öğrencilerimizin de motivasyonuna yansıyacak ve daha başarılı Lisans mezunlarımız lisansüstü eğitime başlayarak Araştırma Görevlisi olmak için çaba sarf edeceklerdir.
Araştırma Görevlilerimizin önemli sıkıntılarından ve sorunlarından birisi farklı kadro statüsünde olmalarıdır (ÖYP, 50-d, Rektörlük 33. Md.). Atandıkları kadroya bağlı olarak atanma öncesi uygulamalar, Araştırma Görevliliği sırasındaki yükümlülükleri ve hakları, mezuniyet sonrası istihdamlarına ilişkin farklılıklar söz konusudur. Bu durum, özellikle Enstitü kadrosunda (50-d) bulunan Araştırma Görevlilerinin lisansüstü eğitimleri sırasında bilimsel üretkenliklerine, motivasyonlarına doğrudan yansımaktadır. Üniversitelerdeki öğretim üyesi ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak, merkezi kriter koşullarını ve ilgili birimler tarafından yapılacak bilim sınavlarını başaranların ilgili Üniversiteler tarafından Rektörlük 33. Madde statüsünde atanmaları ve lisansüstü eğitimlerini de Yükseköğretim Kurulu tarafından yapılacak bir "Lisansüstü Yeterlilik Değerlendirmesi" ne göre atandıkları Üniversite ve birimlerde, lisansüstü yeterliliğe sahip olmayan Üniversitelerde ise uygun görülen ve seçilmiş diğer Üniversitelerde yapmaları; ülkenin ihtiyacı olan diğer alanlarla ilgili (Araştırma Enstitüleri, Bakanlıklar, özel sektör) araştırmacıların ise, benzer şekilde merkezi kriter koşullarını ve yapılacak bilim sınavlarını başaranlara, ihtiyaç duyulan alanlarda ve yeterli sayıda olmak üzere Yüksek Lisans, özellikle Doktora eğitimi sırasında Araştırma Görevliliği maaşına yakın bir ödeme miktarı ile "Lisansüstü Başarı Bursu" verilmesi şeklinde uygulamaya gidilmesi farklı kadro statülerinin yarattığı huzursuzlukları giderebileceği gibi mezuniyet sonrası gelecek belirsizliğinin ortadan kalkmasını ve ülkenin ihtiyacı olan diğer alanlarla ilgili yeterli araştırmacı yetiştirilmesini de sağlayacaktır. Bu konunun ilgili platform ve kurullarda (özellikle Yükseköğretim Kurulunda) daha ayrıntılı olarak ele alınmasında yarar vardır.
Lisansüstü eğitimin yapıldığı birimlerdeki alt yapının (alet-ekipman, cihaz, kütüphane veri tabanı) yeterli olmaması, tez çalışmalarına yönelik yeterli finansal desteğin sağlanamaması ise ülkemizde hem Araştırma Görevlilerimizin hem de diğer lisansüstü öğrencilerimizin önemli sorunlarından bir diğeridir. Çukurova Üniversitesi olarak alt yapı bağlamında pek sorunumuz olmadığını söyleyebilirim. Zira, 1972 yılında kurulmuş olan ve 40 yılı aşkın süredir ulusal ve uluslararası boyutta yüzlerce bilimsel anlaşmaya ve binlerce projeye imza atmış bir Üniversite olarak en azından Enstitümüzle ilgili Fen Bilimleri alanında Anabilim Dallarımız uluslararası emsallerinden geri kalmayacak ölçüde alt yapılarını tamamlamışlardır. Ancak ülkemizde bu olanaklar bakımından çok geride olan Üniversitelerimiz ve birimlerimiz mevcuttur. Yükseköğretim Kurulu geçtiğimiz yıllarda Üniversitelerin alt yapı olanaklarını, öğretim üyesi yeterliliklerini de dikkate alarak hangi Üniversitelerin Yüksek Lisans ya da Doktora eğitimi yaptırabileceklerini planlamakta idi. Öğretim üyeliğine geçişin önemli bir basamağı olan özellikle doktora çalışmasına yönelik olarak çıtası yüksek bir eğitim için Üniversite ve Fakülte alt yapılarının değerlendirilmesinde, yeterli kalitede Doktora eğitimi yapılabilecek Üniversite ve Fakültelerin belirlenmesinde, özellikle Araştırma Görevlilerinin lisansüstü eğitim için bu Üniversite ve ilgili birimlerine yönlendirilmesinde yarar vardır.
Lisansüstü eğitimin kalitesinin artırılması ve araştırıcı sayısının artışı için varsa ilave önerilerinizi somut olarak sıralar mısınız?
Bu konuda sadece çok önemli gördüğüm bazı konuların aşağıdaki şekilde sıralanması mümkündür:
- Ülkenin geleceğine yönelik öncelikli alanlar belirlemesi yapılarak, farklı alanlar için tespit edilecek sayılarda başarılı öğrenciler için YÖK ve/veya TÜBİTAK tarafından Yüksek Lisans–Doktora öğrencilerine “başarı bursu” verilmesi,
- Öncelikli alanlardaki Yüksek Lisans–Doktora tez projelerine Tez Değerlendirme Jüri önerileri çerçevesinde TÜBİTAK tarafından yeterli sayıda ve miktarda “Tez Desteği” verilmesi,
- Üniversitelere yeterli yabancı dil okutmanı istihdamı sağlanarak Lisansüstü öğrencilere ücretsiz dil kursu verilmesi, Yüksek Lisans eğitiminde yeterli zorunlu yabancı dil derslerine olanak sağlanması,
- Öğretim üyesi yetiştirilmek üzere alınacak Araştırma Görevlilerine Doktora mezuniyeti sonrası belirli süre (4-6 ay gibi) yurt dışında yabancı dili geliştirme imkânı sağlanması,
- Üniversitelerdeki bilimsel düzeyin ve mezunlar kalitesinin, ülke gelişiminin lokomotifi olduğu gerçeğinden hareketle Üniversiteleri, başarı düzeyleri ve performansları yüksek kişiler için cazibe merkezi haline getirecek önlemlerin alınması,
- Üniversitedeki eğitim-öğretim, uygulama ve araştırma laboratuvar ve alanlarına yeterli alt yapı ve personel (özellikle Araştırma Görevlisi ve Teknik personel) desteği sağlanması, hem lisans mezunlarımızı daha fazla Yüksek Lisans ve Doktora eğitimine teşvik edecek, hem de ülke olarak 2023 vizyonuna hızlı ve güvenilir adımlarla ulaşmamızı sağlayacaktır.
Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nün hedefleri neler?
Ülkemizde özellikle son 10 yılda hızlı Üniversitelileşmeye paralel olarak öğretim üye sayısı ve lisansüstü eğitimde aynı paralelde artış olmamıştır. Üniversitelerimizin büyük çoğunluğunda mevcut Lisans programları doyum noktasına gelmiştir. Bundan sonrası için Üniversitelerimizde yapılması gereken, mevcut lisans programlarının, ulusal ve uluslararası örnek ve ihtiyaçlar göz önüne alınarak güncellenmesi, standartlarının yükseltilmesi; buna bağlı olarak da ülkemizin ve uluslararası nitelikli sektörlerin ihtiyaç duyduğu alanlarda çok iyi yabancı dil bilen, vizyon sahibi, kendine güvenen, donanımlı, alanında yeterli olabilecek daha fazla sayıda lisans mezunu gençlerimize lisansüstü yüksek lisans ve doktora yolunun açılması ve gerekli maddi desteğin verilmesidir.
Çukurova Üniversitesi olarak bizim hedefimiz Lisansüstü eğitim oranımızı %30’lara çıkarmak ve 2023’te Türkiye’deki ilk 5 Üniversite arasında yer almaktır. Çukurova Üniversitesi olarak bu gücümüzün olduğuna inanıyoruz. Çukurova topraklarının bereketi bu hedefe ulaşmamızdaki kararlılığımıza, azim ve gayretimize yansıyacaktır. Önümüzdeki yıllarda, Enstitümüzde, farklı çalışma alanlarının işbirliğine dayanan yeni Disiplinlerarası Ortak Lisansüstü programların (Nanoteknoloji, Malzeme Bilgisi, Enerji Mühendisliği vb.) açılması öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Eramus-plus programı çerçevesinde, Enstitümüzde mevcut veya yeni açacağımız programlarla, Avrupa Üniversitelerindeki programlar arasında işbirliğine dayalı “Çift Diplomalı” ortak programlar açmak ise, bir diğer önem verdiğimiz, 2023 öncesi gerçekleştirmek istediğimiz öncelikli hedefimizdir.
2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı ile ilgili de sizi takip eden öğrencilerinize bilgi vermek ister misiniz? Başvuru tarihleri ne zaman? Eğitim öğretim süreniz ne zaman tamamlanıyor?
Üniversitemiz Fen Bilimleri Enstitüsü’nde içinde bulunduğumuz günlerde, 22 Eylül 2014 tarihinde başlamış olan Güz yarıyılı eğitimimiz bitmek üzere. 29 Aralık 2014-23 Ocak 2015 tarihleri arasında başvuruları yapılmış olan Bahar yarıyılının ise 27 Ocak 2015'te Lisansüstü giriş sınavı yapıldı.
Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında Üniversitemizde yapılan Lisansüstü eğitim yönetmeliğindeki değişiklik ile yabancı dil türlerine, Üniversitemiz tarafından yapılacak bir yabancı dil sınavının (yılda 2 farklı dönemde) sonucunun da geçerli kabul edilmesi maddesinin eklenmesi ve yabancı öğrenci başvuruları için önemli sorun olan ALES (eşdeğeri GRE, GMAT) zorunluluğunun yönerge değişikliği ile kaldırılması sonucu gerek yurt içi, gerekse yabancı öğrenci başvurularında 2014 Güz dönemi için geçtiğimiz yıllara oranla önemli artış olmuştur. Bu artışı Bahar yarıyılı başvurularında da görmekteyiz. Üniversitemiz Lisans eğitimi ile birlikte 22 Eylül’de eğitim–öğretime başlamış olan Enstitümüz 19 Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan Diploma Töreni ile 2014-2015 eğitim-öğretim yılını kapatacaktır.
Son olarak Bologna Süreci çerçevesinde alınan AKTS etiketi hakkında bilgi verir misiniz?
Üniversitemiz Lisansüstü Enstitüleri Yüksek Lisans düzeyinde 2013–2014 eğitim–öğretim yılı başında Lisans programları ile birlikte Bologna Süreci çerçevesinde ihtiyaç duyulan ECTS- label’a başvurmuş ve gerekli “AKTS-etiketi” almıştır. Doktora düzeyinde yapılabilecek bir başvuru için de programlara ilişkin ders ve içerik bilgileri hazırdır. AKTS-etikete bağlı olarak Enstitülerimiz Lisansüstü eğitim–öğretim Yönetmeliğinde gerekli uyarlamayı yapmıştır. Yapılan uyarlama ile Yüksek Lisans tezli programı minimum 120 AKTS, (60 AKTS ders; 60 AKTS tez), Doktora programı 180-240 AKTS (60 AKTS ders; 120–180 AKTS tez) olarak belirlenmiştir. Tezsiz Yüksek Lisans programlarında ise gerekli AKTS miktarı minimum 60, maksimum 120’dir.
|
|