Arama Bağlantılar ÇÜ Anasayfa
  HABER MERKEZİ  
 
 
Anasayfa
 
Hakkımızda
 
E-Bülten
 
Röportajlar
  Konuşma Metinleri
  Videolar
  Medyada ÇÜ
 
Haber Arşivi
 
İletişim
 

Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) Nedir?

 

 

Adana (ÇÜHM) -

30.04.2013

Çukurova Üniversitesi  Biyoteknoloji Araştırma  Merkezi  tarafından düzenlenen  "GDO'lu Pirinç Tartışması  ışığında Biyoteknoloji ve Biyogüvenlikteki  Son Gelişmeler" başlıklı konferans,  Çukurova Üniversitesi  Biyoteknoloji  Araştırma  ve Uygulama Merkezi  Seminer Salonunda gerçekleştirildi.  Konferansa konuşmacı olarak Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selim Çetiner ve Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Rüştü Hatipoğlu katıldı.  Konferans Biyoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof.Dr. Nebahat Sarı'nın açılış konuşmasıyla başladı.

Prof. Dr. Rüştü Hatipoğlu, genomuna aynı türün farklı bireyinden veya farklı bir taksonomik gruptan (tür,cins, familya, alem) biyoteknolojik yöntemlerle gen veya genler aktarılmış organizmaya (insan, hayvan, bitki, mikroorganizma) Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) denildiğini ve GDO’lu bitkilerin genellikle “Transgenik Bitki” olarak adlandırıldığını ifade etti. konuşmasında GDO ile genel değerlendirmelerde bulundu.

İlk transgenik bitkilerin 1986 yılında elde edildiğini belirten Prof. Dr. Hatipoğlu, ilk transgenik bitki tarımının 1994 yılında ABD’de genetik mühendisliği tekniği ile geç olgunlaşma özelliği kazandırılmış adlı bir domates çeşidinin yetiştirilmesiyle başlandığını söyledi. Prof. Dr. Hatipoğlu, FlawSavr’ın tüketicilerden fazla rağbet görmediği için tarımından vazgeçildiğini ifade etti.

Prof. Dr. Hatipoğlu, “Ülkemizde son günlerde tartışma konusu olan transgenik çeltik ile ilgili olarak; halen Çin’de böceğe dayanıklı çeltik çeşitlerinin tarımı 2009 yılından beri yapılmaktadır. Söz konusu çeşitler Çin dışında Filipinler ve Hindistan’ da yetiştirilmektedir. Ülkemizde 2010 yılında çıkarılan Biyogüvenlik Yasası’na göre transgenik bitkilerin tarımı yasaklanmıştır. Yasa çıkmadan önce de ülkemizde transgenik bitki tarımı yapılmamıştır. Mevcut yasaya göre transgenik çeşitlerden elde edilen ürünlerin yem amacıyla ülkeye ithalatı Biyogüvenlik Kurulunun iznine bağlıdır. Halen bazı transgenik soya ve mısır çeşitlerinin yem sanayinde kullanmak amacıyla yurt dışından ithali için Biyogüvenlik Kurulundan izin alınmaktadır" dedi.

 

Taransgenik bitki çeşitlerinin olumsuzlukları

Konuşmasının devamında Prof. Dr. Hatipoğlu, Türkiye’nin günümüzde tarımı yapılan transgenik bitki çeşitlerinin yerine, etkin yabancı ot mücadelesi böcek kontrolü sağlanılarak verimde artış ve üretim maliyetinde azalma sağlayabilecek bir üretim potansiyeline sahip olduğunu ifade etti. Söz konusu GDO’lu bitkilerden elde edilen ürünlerin gıda veya yem  olarak kullanılmaları durumunda  insan ve hayvanlarda bazı olumsuz etkilere neden olabilecepini ifade eden Prof. Dr. Hatipoğlu, bu tür bitkilerin tarımının yaygınlaşması ile çevrenin olumsuz etkilenebileceğini, transgenik bitki tarımı yapılan ülkelerde bazı sosoyo-ekonomik problemlerin oluşabileceğinin dünya kamu oyunda ve ülkemizde tartışıldığını belirtti.  

Prof. Dr. Selim Çetiner konuşmasında, dünyada ticarete konu olan genetiği değiştirilmiş çeltiğin henüz yetiştirilmediğini,  çeşitli ülkelerde örneğin Çin’de Bt geni aktarılmış yani lepidopter larvalarına dayanıklı çeltiğin geliştirildiğini, tarla denemeleri yapıldığını ancak ticari üretimin  söz konusu olmadığını belirtti. Prof. Dr. Çetiner, ABD’de Bayer firmasının Liberty ticari isimli herbisitine dayanıklı LL60, LL62 ve LL601 gibi transgenik çeltik çeşitlerinin üretim izni almış olsalar da, henüz AB ülkelerinde onaylanmadığı için ticari üretimlerinin bulunmadığını ifade etti. Prof. Dr. Çetiner,  “2006 yılında geniş alanlarda deneme üretimi yapılan LL601 çeltik çeşidinin tedarik zincirine girdiği ve ABD’de çeltik ithali yapan birçok ülkede eser miktarda LL601 saptandığı da bir gerçektir” dedi.


Mersin Limanında yakalandığı iddia edilen GDO’lu pirinç nedir ve nereden gelmiştir?

Prof. Dr. Çetiner “El konulan çeltiklerden birisi üzerinde yapılan 8 adet GDO analiz raporu uzman gözüyle incelendiğinde, sorunun yanıtı gayet açık görülebilmektedir. Bu çeltik GDO değildir. Ancak, aynı çeltiğin ABD’den nakli sırasında kullanılan Loxandra gemisinde başka şirketlere ait genetiği değiştirilmiş soya ve soya küspesi de birlikte ithal edilmiş olduğundan muhtemelen bazı numunelere teknik tabiriyle eser miktarda istem dışı karışma olmuştur” dedi. Konu ile ilgili açıklamalarına devam eden Prof. Dr. Çetiner, “Bazı analizlerde bulunan eser miktardaki GDO, çeltikten değil bu soyadan kaynaklanmaktadır. Nitekim, analizlerin ancak bir kısmında GDO bulunması ve uluslar arası akreditasyona sahip Genetic-ID laboratuvarında çeltikte GDO bulunmadığına dair rapor verilmesi bunun somut kanıtları arasındadır. Yine, Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı, Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı da bulduğu GDO’yu soyadan kaynaklı olarak rapor etmiştir” dedi.

Prof. Dr. Çetiner AB ülkelerinde gıda ve yem amaçlı kullanım için toplam 48 GDO ürününün ithaline izin verilmiş iken Türkiye’de sadece 19 GDO ürününe sadece yem amaçlı olmak üzere ithal izni verildiğini belirtti. Eser miktarda da olsa yem amacıyla izin verilmiş GDO’lu soyanın çeltikte bulunması durumunda yasal sıkıntı yaşandığını belirten Prof. Dr. Çetiner, bu tür sıkıntıların daha başka ürünlerde de sıkça gündeme gelebileceğini ve birçok ürünün GDO’suz olmasına rağmen GDO’lu gibi algılanarak ithali engellenebileceğini belirtti.

Prof. Dr. Çetiner, Biyogüvenlik Kanunu çıkmadan önce 26 Ekim 2009 tarihinde çıkarılan Genetiği Değiştirilmiş Ürünlere Yönelik Yönetmelik ile Kanunun çıktığı Aralık 2011 sonu arasında Türk gıda ve hayvancılık sektörünün uğradığı mali kaybın 1 Milyar dolar civarında olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Çetiner, biyogüvenlik ile ilgili gereksinimleri karşılamaktan uzak olan Biyogüvenlik Kanunu ve uygulamaları bir an önce AB müktesebatı ile uyumlu hale getirilmesi gerektiğini, aksi halde GDO’lu çeltik tartışmalarına her gün bir yenisinin eklenerek Türkiye’nin kaybının her geçen gün artacağını ifade etti.

Konferans katılımcıların sorularının ardından sona erdi.

 

 

 

kişi ziyaret etmiştir

 



Çukurova Üniversitesi Haber Merkezi